Dünya, mitler, semboller ve doğal unsurların buluştuğu bir sahne olarak varlığını sürdürmektedir. Bu çalışma, suyun yaşamın en temel unsuru olduğunu, doğanın bereketini ve insan varoluşunun köklerini kutlar. Ana rahmindeki insan yavrusunu (fetüs) merkeze alarak yaşamın başlangıcına ve suyun yaşam veren gücüne atıfta bulunur. Her insan bir dünyadır ve balık figürü, dünyayı taşıyan bir güç olarak suyun önemini, yaşamın döngüsünü ve bereketi hatırlatır.
Sakrum kemiği, kutsal dinlerde “insan özünün kutsal haznesi” olarak kabul edilir ve Hindu felsefesinde turuncu renkle eşleştirilen sakral çakra, suyun yaşam enerjisini temsil eder. Bu, insanoğlunun kolektif hafızasının bir sonucudur.
Fetüsün içinde hayat bulduğu amniyon sıvısı ve plasentanın işlevinin sona erdiği, fetüsün kalsiyum tuzlarıyla kaplanarak taşlaştığı lithopedion, yaşamın yokluğu ve suyun eksikliği ile ilişkilendirilebilir.
Su, yaşamın kaynağı olarak her iki yerleştirmede de önemlidir:
- Varlığı canlılığın ve bereketin, yokluğu durgunluğun ve kuraklığın izlerini taşır.
- Her iki yerleştirme, suyun yaşam kaynağı olarak rolünü derinlemesine inceler.